Diyaliz
01 Haziran 2023


Böbrekler; metabolik atıkların vücuttan atılımı, ilaç ve toksinlerin detoksifikasyonu, hormon üretimi, su, elektrolit ve asit baz dengesinin sağlanmasının yanı sıra peptit hormonları olarak tanımlanan insülin, parathormon ve büyüme hormonlarının yıkımının da gerçekleştiği hayati öneme sahip organlardır. Böbreklerin farklı rahatsızlıklardan dolayı bu fonksiyonlarını yerine getirememesi durumu, böbrek yetmezliği olarak tanımlanır. Kalıcı, geri dönüşümü mümkün olmayan kronik böbrek yetmezliğinin kesin tedavisi ise böbrek nakli ile gerçekleşir. Ancak nakil için bekleyen hastanın böbreklerinin sağlıklı bir şekilde çalışmamasına bağlı olarak vücudunda üre, kreatinin, fosfor ve potasyum gibi zararlı maddeler birikir. Vücut için son derece zararlı olan bu maddeler ise hemodiyaliz ile vücuttan temizlenir. Hemodiyaliz yöntemiyle hastanın kanı, damar yolu aracılığıyla vücut dışına alınır. Diyalizör adlı yapay bir filtreden geçirilen kan, sıvı ve solüt içeriğinin düzenlenmesinin ardından tekrar hastaya verilir. Tedavi sırasında kanın pıhtılaşmasını önlemek için kan sulandırıcı kullanımı gerekir. Yapay böbrek olarak da adlandırılan hemodiyaliz işlemi, diyaliz ünitesinde dört saatlik seanslar hâlinde haftada iki ya da üç kez yapılır. Seans sayısının sıklığı, işlem süresi, diyaliz işlemi sırasında kullanılan filtre ve diyaliz sıvısı, kişinin fizyolojik özelliklerine göre değişiklik gösterebilir.

Hemodiyaliz Nedir?

Böbreklerin fonksiyonlarını yerine getirememesine bağlı olarak üre, kreatinin, fosfor ve potasyum gibi maddeler kan düzeyinde artar. Vücut için zararlı olan bu maddeler normalde idrar ile atılırken kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda bu işlem, hemodiyaliz yöntemi ile diyaliz makinesi yardımıyla yapılır. Hemodiyaliz, hastanın kirli kanının diyaliz makinesine alınarak temizlendiği ve ardından kanın tekrar hastaya verildiği işlemdir. Fistül, greft ya da kateter kullanılarak hastadan alınan kan, diyaliz makinesinin içinde bulunan diyalizör adı verilen kılcal filtrelerden geçirilir. Vücuttan uzaklaştırılması gereken toksik maddeler, filtrelerin dış kısmında bulunan diyaliz sıvısı ya da farklı bir deyişle diyalizata karışır ve böylece kandan uzaklaştırılır. Filtreleme işleminin ardından kan, sıvı ve solüt içeriği bakımından dengelenir ve hastaya damar yolu ile verilir. Sıklıkla sorulan "Hemodiyaliz nedir?" sorusu bu şekilde yanıtlanabilir. Hemodiyalizin haftada kaç seans yapılması gerektiği, seansın süresi, diyaliz sırasında kullanılan diyalizör ve diyalizat hastanın fizyolojik ihtiyaçlarına göre hekim tarafından belirlenir.

Hemodiyaliz Nasıl Yapılır?

Kanda bulunan zararlı maddelerin temizlenmesi ve vücutta eksik olan bazı tuzların tamamlanması için yapılan hemodiyaliz işlemi öncesinde diyalizör belirlenir ve sterilize edilir. İşlem öncesinde diyaliz cihazından iki litre kadar serum fizyolojik geçirilerek sterilizasyon işlemi sırasında kullanılan maddeler cihazdan uzaklaştırılır. Hemodiyaliz için hastaneye gelen hastaya öncelikle damar yolu açılır. Bu işlem için üç farklı yol izlenebilir:

  • Kateter: Geçici damar yolu için kullanılan kateter, kasıktan, boyundan ya da köprücük kemiğinin alt kısmından takılır. Takıldıktan hemen sonra kullanılabilen katetere, çoğunlukla acil durumlarda gerek duyulur.
  • Fistül: Hemodiyaliz için en güvenilir yol olan fistül, aynı zamanda en uzun süre ile kullanılabilen yöntemdir. Atardamar ve toplardamarın cerrahi operasyonla birleştirilmesi sonucunda elde edilen arteriyovenöz fistül (AVF), iyi bir diyaliz için gerekli olan toplardamar içindeki kan akımını hızlandırır. Kalıcı damar yolu olan fistülün, hemodiyaliz amacıyla kullanılabilmesi için operasyonun ardından yaklaşık 2-3 hafta geçmesi gerekir.
  • Greft: Bir diğer kalıcı damar yolu olan greft, vücuda yapay damar takılması olarak tanımlanabilir. Cerrahi müdahale ile yapılan greftte de atardamar ve toplardamar suni bir damarla birleştirilir. Greftin, hemodiyaliz için kullanımından önce de yaklaşık 2-3 hafta beklenmesi gerekir.

Hastaya, kirli kanın damardan alınması ve hemodiyaliz ile temizlenen kanın dolaşım sistemine geri verilmesi için iki iğne yerleştirilir. Fistül, greft ya da kateter kullanılarak hastadan alınan kan, diyaliz cihazına çekilir. Kanda bulunan üre, kreatinin, fosfor ve potasyum gibi vücuttan atılması gereken atık maddeler vücuttan alınarak diyalizör adlı yapay bir filtreden geçirilir. Kanın, diyalizör adı verilen çok sayıda kılcal filtreden geçişi sırasında kandan filtrelenmesi gereken zararlı maddeler kılcal filtrelerin dışında bulunan diyalizat sıvısına aktarılarak kandan uzaklaştırılır. Bu işlemin ardından kan, vücuda geri verilir. Farklı bir deyişle toplardamardan bir iğne aracılığıyla alınan kan, diyaliz makinesinden geçirilir ve filtrelenir. Kan dolaşımından uzaklaştırılması gereken maddeler ayrıştırıldıktan sonra kan, tekrar damar yolu ile hastaya verilir. Bu işlem yaklaşık dört saat boyunca devam eder.

Hemodiyalizin Avantajları Nelerdir?

Yapay böbrek olarak da bilinen hemodiyaliz, kanın vücut dışında bir makine aracılığıyla temizlenmesinin ardından tekrar dolaşım sistemine verilmesi yöntemidir. Hastanın sağlık durumuna göre haftada iki ya da üç kez yapılan hemodiyaliz işleminin her bir seansı yaklaşık dört saat sürer. Hemodiyalizin avantajları şöyle sıralanabilir:

  • Hastanın bakım yükünü azaltır.
  • Tedavi, eğitimli personel tarafından yapılır.
  • Peritoneal diyalize kıyasla daha hızlı, verimli ve konforludur.
  • Zararlı maddeler, hızla vücuttan uzaklaştırılır.
  • Diğer yöntemlere göre daha uzun aralıklarla yapıldığından hastanın yaşam kalitesini artırır.
  • Hemodiyaliz ünitesinde hastalar, birbirleriyle iletişim kurarak stres seviyelerini düşürebilirler.

Hemodiyaliz Kimlere Yapılır?

Farklı nedenlerden dolayı kronik böbrek yetmezliği gelişen hastalarda, böbreğin en küçük işlevsel birimi olan nefron sayısı geri döndürülemez bir şekilde azalır. Böbreklerin, sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirememesine bağlı olarak vücudun su, elektrolit ve pH dengesi bozulur. Hayati tehlikeye yol açan bu durum, hemodiyaliz yöntemi ile düzenlenir. Dolayısıyla hemodiyaliz, böbrek nakli ile tedavi olmayı bekleyen kronik böbrek hastalarının ihtiyaçlarının karşılanması için yaygın olarak uygulanan bir yöntemdir. Ayrıca böbreklerin geçici olarak görevini yerine getiremediği akut böbrek yetmezliği vakalarında da hemodiyaliz uygulanabilir. Kronik böbrek yetmezliği olan kişilerin, düzenli olarak hekim kontrolüne gitmeleri gerekir. Böylece hastanın, ne sıklıkla ve ne kadar süreyle hemodiyaliz yaptırması gerektiği rahatlıkla saptanabilir. Hastanın ne tip diyalizöre ihtiyaç duyduğu, tedavi sırasında diyaliz cihazında kan ve diyalizatın hangi hızda dolaşması gerektiği de belirlenir. Kronik böbrek yetmezliği hastalarının, aşağıdaki belirtileri göstermesi durumunda mutlaka bu semptomları hekime bildirmesi gerekir:

  • Bacaklarda şişlik
  • Nabız düşüklüğü veya yüksekliği
  • Bilinç kaybı ya da bozukluğu
  • Yorgunluk ve hâlsizlik
  • Nefes darlığı
  • Bulantı
  • İştah ya da kilo kaybı
  • Hıçkırık
  • Uyku bozuklukları

Bu belirtilerin ışığında yapılan muayene ve tetkikler sonunda diyaliz programının yeniden düzenlenmesi gerekebilir.

Hemodiyaliz Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Hemodiyaliz hastalarının diyaliz programına uyması son derece önemlidir. Tedavi periyodunun atlanması, sağlık açısından son derece zararlıdır. Tuz ve sıvı tüketimi, hekimin belirlediği sınırlar içinde tutulmalıdır. Ayrıca fosfor ve potasyum tüketimi de kontrol altında tutulmalıdır. Kan düzeyinde fosfor, kalsiyum ve parathormon seviyelerine göre D vitamini kullanılması gerekebilir. Bu yüzden hemodiyaliz hastalarının diyetisyene başvurması ve hastanın kendisine uygun bir diyet listesi oluşturulması son derece önemlidir. İdeal kilonun korunması, düzenli egzersiz, alkol ve sigara tüketiminin bırakılması da hemodiyaliz hastalarının yaşam kalitesini yükselten etkenler arasında yer alır.

  • _DSC0576.JPG
  • _DSC0561.JPG